4 Ekim 2013 Cuma

Nasıl idare edilmek istenirseniz öyle yönetilirsiniz.

Enerji ve Tabi kaynaklar bakanı Taner Yıldız geçen aylarda açıklama yapmıştı değişen elektrik sayaçlar için artık fiyatların firmaların ödemesi gerektiğine dair...Bi de son kelimeleri ''artık vatandaşlarımızın üstünden bu yükü kaldırıyoruz''diye cümleyi sonlandırmıştı.Tabi tarafsız medyamız bu rezalet durumu zafer olarak lanse etti.Güya bakan vatandaşları uyarıyordu,yapılan bir haksızlığı aniden müdahele yaptı imajını çok iyi bir şekilde servis yaptılar.Milletimiz için bir sıkıntı yok.Devlete karşı boynumuz kıldan ince nasıl olsa..
Güney ege insanını tarif etmeye gerek yok.Kanunlara,asayişe,vergiye kısaca  toplumsal sorunlara olan bakış açısı diğer bölgelere nazaran daha hassas.Hele elektrik faturası onlar için olmazsa olmaz bir durumdur.Elektrik faturasının yatırılmaması ayıplanır ve yadırganır..Bu öyle bir durumdur ki emekli maaşının elektrik faturasın ödeme tarihi ile çakışmaması için sıkıntı yaratır vatandaşa.Muğla Aydın ve Denizli'li insanların fıtratında vardır bu anlamsız hezeyan.Bu ruh hali tabiki istismar edilmelidir.Yoksa birileri nasıl zenginliklerine zenginlik katacak..
Bakanımıza sormak gerekiyor,madem böyle bir düşünceniz vardı bu uygulamayı daha önce niçin hayata geçirmediniz?
Niçin bu zamanı beklediniz?(Sayaçların hemen hemen bir çoğu dijital sayaç oldu zaten)
Kayıp kaçağı önlemek adına sayaçlar değişiyor madem niçin bu uygulamayı kayıp kaçakta zirve yapmış güneydoğu illerinden başlamıyorsunuz?
Değişen sayaç ücretlerini belirleyen mekanizma nedir?
Aydem bu değişen sayaçlardan maddi anlamda kazanç sağladı mı?
Sağladı ise bu paralardan vatandaşa geri dönüşümü olacak mı?
 Bu liste uzar gider...
Yahu arkadaş az para değil.En az 53 lira para ediyor sayaç başına..Muğla,Aydın ve Denizli'nin bir buçuk milyon yakın elektrik abonesi olduğunu varsayalım, bir milyon sayacın değiştiğini farz edelim ortalama 50 trilyona yaklaşan meblağlar...Oha be amk....Bu nasıl vicdansızlıktır...Yirmi lira faturası geldi diye ağlayan insanları biliyorum ben.Yazık değil mi bu millete.Bunun adına ister vurgun deyin,ister eşkiyalık ister bilmem ne..Adama zorla imza attırırlar,atmazsan sayacın fabrikada kontrole gidecek biz yine de sayacını değiştireceğiz diye vatandaş Rıza'ya aba altından sopa gösterirler.
Ne diyor Cem Karca ağabeyimiz;
Gardiyanları ve yargıçları ve savcıları
Hepsi halka karşıdır
Kanunları,yönetmelikleri,bütün kararları
Hepsi halka karşıdır
Bunların hiçbiri onları kurtarmayacak
Durdurumayacaklar halkın coşkun akan selini.


Sayacları haksız yere değiştirilenler..Hala burdamısınız.Gidin arayın hakkınızı.Mahkemeye başvurun,ne kadar fazla başvuru bir o kadar tepki.



23 Ağustos 2013 Cuma

Marka

Dalkavuk ve Şakir
-Kardeş eleman lazım,en son gelen çocuklar işi bıraktı.Var mı senin bildiğin birisi?
-Panpa inan bilmiyorum..Yinede bakayım.
Ve adaylardan birisi çağırılır.Gelen kişi aydem isminin büyüklüğü ve işe yeni girmenin getirdiği şevkle işyerine gelir.Gördükleri göreceklerinin yansıması gibidir,uyduruk şirketin düzensizliği gözünden kaçmaz cengaverin.Yıkık dökük masanın üzerindeki tozlanmış bilgisayar ve dünden kalmış çayın bardaktaki hali beynine kazınmıştır.Derken kalın bir ses seslenir,
Dalkavuk:Adın ne senin?
Eleman:Şakir ağabey...
Dalkavuk:Bak koçum bunun ismi endeksör,bu makina senin..5000'tl lik seneti imzala,bu tişörtü giy,yap denileni yap ötesini karışma.
Eleman:Tamam ağabey..
Gelen kişinin ne cv'si hazırlanıpta gelmiştir,ne de bir ön araştırma yapılmıştır.
Markalaşmanın Önemi
Aydem markalaşmaya önem veriyor ki trafolara,binalara dağa taşa aydem ismini koyu turuncu bir şekilde insanların gözüne sokuyor.Kapitalist pencereden baktığımızda bu gayet normal.Çünkü markalaşma; zamana ayak uydurarak farklılaşabilmek,sektör içerisinde kendisinden bahsedilir olmak,rekabeti canlı tutabilmenin ve ayakta kalmanın yolu markalaşabilmekten geçer.
Buraya bir mim koyalım..
Şakir ve Abone(Müşteri)
Rutin yorucu geçmekte olan iş temposu Şakir'i fiziksel olarak baya bir hırpalamıştır.Şakir yorgundur,mutsuzdur ama çalışmak zorunda olduğunu bilir.Düzensiz verilen maaşlara güvenemeyen Şakir temel gereksinim olan yeme içme ihtiyacını bile gözden geçirmektedir.Şakir'in ayakkabısnın altı deliktir,cebinde parası yoktur,ama onurlu bir karaktere sahiptir..Abonelerle bir çok diyaloğa girer bir çoğuna cevap veremez çünkü bu konu hakkında bilgilendirilmemiştir.
Abone:Ya bişey soracağım,yeni abonelik için neler gerekli?
El cevap:Vallahi usta bilmiyorum,
Abone bu cevap karşısında şaşırmamıştır.Delikanlı ter kokmakta,midesinden garip sesler gelmekte idi.Derken konuyu değiştirerek;
Abone:Elektriğe zam geldi galiba kaç para oldu elektriğin tonu?
El cevap:Ağabey dairedekiler bilir biz şirket çalışanıyık..
Abone dayanamaz bu duruma artık ve acımalı bir tebessümle yemeğe davet eder delikanlıyı.Şakir aç ve susuz olmasına rağmen blöf yapar.
Şakir:Yemek olayını hallettim ben sağol usta..
Abone:Ne kadar ücret alıyorsun sorması ayıp?
Şakir:Asgari ücret ağabey onuda zamanında vermiyorlar..
Abone:Vay anasını sevdimin çocukları..
Abone olan bitene şaşırmış gibi yapsa da o da ülke geçeklerinin farkındaydı.Abonenin zihnindeki büyülü Aydem algısı bir anda nefrete dönüşmüştü.
Analiz.
Sayaç okuma herşeyden önce müşteri odaklı şirketin asli bir unsurudur.Çalışanları sıradan hale getirmek Aydem markasına ciddi zarar vermektedir.Sorun emekçide değildir.Bu hale getiren sorunlu anlayıştadır.Zihinlerde kalıplaşmış ve kökleşmiş taşeron algısına doğru teşhis edilmediği takdirde bu kısır döngü her zaman devam edecektir.
Yukarıda yazılan hikayeler gerçektir.Bu trajedi hemen hemen hergün devam etmektedir.





















23 Haziran 2013 Pazar

Kuran'dan Salvolar

           İktidara yakınlık kurmadan bırak ihale almayı adamı yanından geçirtmezler.Hele bu ihale milyar dolarları bulan bir sektör ise vay anam vay...Ortaklarından mutlaka etkili isimler olmak zorunda.Çok da tanınan riskli bir adamsa bu hülle ve aldatmaca yoluyla kimliğini gizliyebilirsin.Yoksa denizde fener sallayan akman ruhlu adamlar uzun vade de size sorun çıkartabilir.Bunlarda bazen karlı anlaşmalar yapacaksın anlamına gelmez.Bi de psikolojik tarafını çok iyi kullanmak gerekir.Topluma ve bu iktidara muhafazakar değerleri taşıdığını göstereceksin.Her cümlenin başına Allah ile başlayacaksın gösterişli namaz eda edeceksin,cemaatle içli dışlı olacaksın ki bu düzende sağlam bir kulp tutmaya yeterli olabilir.Sonra sormazlar mı adama bu kadar kısa bir zamanda nasıl bu kadar büyüdünüz ve nasıl 110 milyon dolara bu işi kapattınız diye.
           Namaz demişken hepinizin dikkatini çekmiştir,son yıllarda aydemde makam ve statü peşinde olanlar en azından yerini muhafaza etmek isteyenler namaz kılmaya başladı.(Baba hemen kızma kimsenin namazında niyazında değilim,bu kadar bariz ve gösterişli olması dikkatlerden kaçmıyor değil)İçden kılıyorsa Allah kabul etsin..Sonuçta müslüman adam bunlar.Öylemiydi?!!!!
          Bak bu sözde müslümanların yol göstericisi,sizi bu kitapla yargılayacağım diyen Kuran bu leş kargalarının foyalarını nasıl da çıkartıyor.
1-Dini yalanlayanı gördün mü?
2-3-İşte odur yetimi itip kakan ve yoksulun yiyeceği üzerine teşvik etmeyen kimse.
4-Bu nedenle,şu namaz kılanların vay haline!
5-Onlar namazlarında gafildirler,
6-Ve en ufak yardımı sakınırlar.(Maun suresi)
         Maun suresi bu tür dinci geçinenlerin maskesini çıkartıyor.Birinci ayetde dini yalanlayanların kim olduğunu soruyor ve hemen ikinci ve üçüncü ayetde bunları deşifre ediyor.Karakteristik özelliklerinden bahsediyor.Yani insanlara kredi kartına uşak yapanlara,asgari ücrete talim eddirenlere,emek hırsızlığı yapanlara,bu insanları sömürenlere..Bu adamlar namaz kılar diyor Allah.Kıldıkları namazın boşuna olduğunu söylüyor.Kapitalizme abdest aldıranlar okusun bu sureyi.Sana diyor sana..Dinsizlere,inanmayanlara değil...Ve bu adamlar Allah'ı ağızlarına sakız yapmış insanlardır.Devam edelim koçum;
Ey insanlar!Hiç şüphesiz,Allah'ın vaadi gerçektir.Onun için bu basit yaşam sizi aldatmasın.VE SAKIN O ALDATICI SİZİ ALLAH İLE ALDATMASIN.(Fatr suresi 5.ayet)
VE SAKIN ÇOK ALDATICI SİZİ ALLAH İLE ALDATMASIN.(Lokman suresi 33.ayet)
Noldu paşam...Kızardın,bozardın bir an.Neredeyese ağlayacaksın..Beter ol ulan...
         Bu tür adamların ilahları para,konfor ve kariyerden ibarettir.Bunun için girmiyecekleri kılıf,yapmayacakları maymunluk yoktur.Sayaç okuma,açma kesme,arıza ve diğer taşeron firmalardaki çalışanların açlık rakamlarının altında çalışmaları,ay sonlarını getirememeleri,maaşlarını zamanında almamaları bunların sikinde değildir dostum.Çalışanlar olmazsa kendileride olmaz,bi nevi sisteme entegre olmak zorundalar.Bilinçli bir kitle onlar için her zaman tehdit unsurudur.Bu sebepledir ki sınıfli bir yapı her zaman işlerine gelir.Devam edelim;
Rızıkda üstün kılınananlar ''arada fark kalmaz eşit hale geliriz'' diye yanındakilerine paylaşmıyorlar.Allah'ın nimetini inkar mı ediyor bunlar?(Nahl suresi 71.ayet)
Evet inkar ediyorlar.
İnsana emeğinden başkası yoktur.(Necm suresi 39.ayet)
Mütahit firmaları klima altında oturtup zengin etmek farzdır.
O mallar zenginler arasında dönüşen bir devlete dönüşmesin.(Haşr 7.ayet)
İhale,arazi,komisyon rant...Karunlaşmayan bir tane yöneticiniz,sucunuz,bucunuz kaldı mı?Cevap ver ulan?
Biz ezilenleri yeryüzünde iktidar kılmak istiyoruz.(Kassas 5.ayet)
Taşeron firmaların durumları iyileşinciye kadar durmak yok,mücadeleye devam..
Tek,Tedaş,Aydem zart zurt..Farketmez...Bunlar sonuç itibarı ile kamu yani halkın malıdır.Burada yapılan adaletsizliklere haksızlıklara dur demek herkesin vicdani,ahlaki ve dini borcudur.Sessiz kalan dil şeytanın dilidir.Çalışanların üzreinden geçinmeyi mubah gören anlayış elbetde bu ayetlerden rahatsız olacaktır.Ve son olarak;
Zulmedenler nasıl bir devrimle devrileceklerini yakında göreceklerdir(Suara 227. ayet)
İnşallah...




13 Mayıs 2013 Pazartesi

Embesil

Esir alınan askerlerin kafaları kazınır,başlarına ıslak deve derisi geçirilir ve çöl sıcağında bir kazığa bağlanılarak günlerce bekletilir.Sıcaktan gerilen kurbanın beyni sıkıştıran deve derisinin verdiği dayanılmaz ağrıyla kurban bağıra bağıra ölür ya da hafızasını kaybederdi.İşkenceden sağ çıkanlar hafızasını ve aklını yitirdiği için birer ölüm makinasına dönüşürdü.Ellerine silah tutuşturularak kendi halkına saldırtılırlar.Çünkü geçmişe dair hiçbirşey hatırlayamazdı.Bu durumda olan kişi ait olduğu yeri nerede durduğunu,nasıl bir konumda olduğunu bilemez.Böylece rahatlıkla kendi diline,halkına,kültürüne karşı gaflet ve dalalet içinde olur.
Bu hale gelen birisine Cengiz Aytmatov kitabında mankurt diyordu.
Böyle garip enteresan isimlere gerek yok,bildiğin molozlaşmak bu.Bunları yapmak  bu zaman için kafaya deri geçirmeye de  gerek yok.
Kahvelerde atıp tutanlar,rakı masasında ülkeyi kurtaranlar,slogan atmayı mağrifet sayanlar,bizden bi bok olmaz diyip suratını ekşitenler aslında yazarın tarif ettiği günümüz mankurtlarıdır.Bunlar aynı zamanda patron geldiğinde ayağa kalkıp arkasında düşen bokları cebine koyan kişilerdir.Ve bunları suratlarına vurduğunda;

-Ulan zır zır ağlıyorsun,yok neymiş efendim köleymiş,düzenmiş...
-Goministmisin olum sen.
-Kardeş kıçını yırtma,beğenmiyorsan çalışmazsın.Ben yokum.
-Bekara karı boşamak kolay,2 yıllık krediyi baban mı ödeyecek.
-Hacı yine uçtun sen..
Diyen embesillerdir.


4 Mayıs 2013 Cumartesi

Patron,İşçi ve Riyakarlık


                              Patron,İşçi ve Riyakarlık



Sayaç Okuma İşçileri:
Resmi kayıtlarda beden işçisi gözükmelerine rağmen enerji iş kolunda çalışırlar.İşe alınırken herhangi bir vasıf aranmaz,lise mezunu olmaları yeterlidir.Aydem ve benzeri şirketlerin sıradanlaştırdığı ve kuryeleştirdiği tanımsız emekçilerdir.
Günde onlarca km teperler,yemek ihtiyaçları karşılanmaz ve açlık sınırı altında rakamlara çalıştırılırlar.Şeytani bir göz tarafından cprs'den sürekli takip edilir,en ufak bir boşlukta sobelenir.Cumartesi ve resmi günlerde çalıştırılırlar.Çoğu zaman pazar günleride ucube şirketlerin ucuz eleman politikalarından dolayı çalışmak zorunda kalırlar.Hal böyle olunca fiziki olarak çok yıpranırlar,bir futbolcunun kondisyonuna sahip olurlar.E haliyle de çalışan işçi kalitesi vasatı bir türlü geçememektedir.
Peki nedir bu sayaç okuma  ve çalışanları?Yönetici sıfatındaki dalkavuklar nasıl algılamaktadır neyi nasıl görmektedirler.
Sayaç okuma işi herşeyden önce vatandaşla birebir sürekli diyalogdur.Elektriğin kwh ın kaç para olduğundan tut,akşamki maçın kaç kaç kaldığına kadar soru yumağına tutulan aydem ve benzeri şirketlerin sahadaki gizli reklamcılarıdır.Çalışanlar aslında çok kilit noktadırlar,şirketin en temel işini yapmaktadırlar.Okunan sayaçlar sayesinde vezneci,teknisyen,sekreter,şef,müdür kimliklerini sürdürebilmektedir.Nasıl olur da bu emekçiler ötekileştirilir.
Genel paradigma ve statüko bir türlü aşılamaz.Çünkü sistem her zaman yeni uşaklar yaratmaktadır.Kast sistemi hatsafadadır.Uşaklar her zaman kraldan çok kralcıdır.Sayaç okumayı taşerona vermek onlar için maliyetden ve vergiden kurtulma yoludur.Taşeron şirketlerle gizli ittifak içindedirler.Birbirlerini ısırmazlar.Son sözü koyarlar,nasıl çalıştırırsan çalıştır...
Söylenecek çok şeyler var aslında,sorunun ne olduğunu bunlarda çok iyi biliyorlar aslında.Toplantılarda ''koçlarım,aslanlarım,sizler bizim gözümüzsünüz'' diye nara atan bu ezik insanlara bunları anlattığımız zaman;
Sadece gizlice dinlerler,
Olayın sadece işine gelen kısmını görürler.



3 Mayıs 2013 Cuma

Kunda Kinte Olabilmek


Kunda Kinte Olabilmek




Kimdir bu siyah asi çocuk?
Köle olduğunun farkında olan; zalim, kapitalist,emperyalist beyaz adamlara karşı direnen cesuryürek.
Zamanımızın Kunda Kinteleri taşeron işçileridir demeyi çok isterdim.Ne yazık ki günümüzün ''modern''köleleri köle olduğunun farkındalığına kavrayamayan topluluk haline geldi.Hayatını amaçsızca yaşayıp,neden niçin sorusunu soramayan facebookcu,televoleci dizi manyağı haline apolotize edilmiş kitle.

''Yahu çok romantiksin'' diyenleri duyar gibiyim.

''Arık köle mi kaldı beee...''

Koçum bu kelime ağrına gitmiş olabilir,ama hayat böyle değil.

Bak aslanım senin mesain var mı ?Asgari ücrete seve seve talimsin de mi... Her gün acaba hangi şefim hangi patronum bana kızdı diye kaygın da yok öylemi.Siktir lan gavat...Dur kaçma devam ediyorum.Yarın işime devam edebilecek miyim, müdürün tacizine ses çıkarmasam mı,ya başıma kötü bir şey gelirse,tazminat hakkım ne olur, fazla çalışmalarımın karşılığını kimden isteyebilirim?’…

Doğru söylüyorsun... senin böyle kaygıların olmaz.Olamaz.. çünkü sen kaypak bir adamsın.Senin için mücadele; bir yere gelebilmekden(şef,müdür,amir) başka birşey değil.

Kunda Kinteleşeceğiz.

Onun cesaretini ve azmini örnek alacağız.Zamanla hepsi olacak.

Bu blogspot da sistem tarafından ezilen emekçilerin (okuma,açma kesme ve elektrik arıza) sessiz çığlığı olacak.

Aydem ve onun pöftürük şirketlerine, 

Düzenbaz politikalarına karşı sanal panzehirdir.



1 Mayıs 2013 Çarşamba

Manifesto

Naber lan kaynatasızlar?Artık susmak yok....Zalimlerle mücadele etmenin farkındalığını yeni anlamış birisi olarak bu kahpe düzene karşı sessiz kalmayı artık yediremiyorum.Emek hırsızlığı ile bir yere gelen bir avuç sürüngenlerin bu firavunvari düzenine karşı dik durmak ve direnmek ana felsefemiz ve manifestomuzdur.